Çoğu arkadaşınız ya da ailenizin tersine, işsizlik bürosuyla uğraşmak ya da kablolunuzu kapattırmak zorunda değilsiniz – şimdilik. Ancak masanızda kendinizi beğenmiş bir şekilde oturmak yerine kendinizi kesinlikle vazgeçilmez kılmak için ne yapabileceğinizi düşünmelisiniz.
İş sahibi olmak sivil bir hak değildir.Firma tasarruf yaptığında bundan herkes etkilenebilir. Rahat olmanın zamanı değil. İyi pozisyonunuzu sağlama almanızı sağlayacak birçok adım vardır. Ve kim bilir? Belki terfi bile alabilirsiniz! İşten çıkarmayı düşünecekleri son kişi olmak istiyorsanız, 10 ipucumuzu uygulayın.
Firmanıza tasarruf yaptırın
Firmanızın harcamaları nasıl azaltabileceği hakkında bir fikriniz var mı? Araştırın! İster yazıcı kağıdından tasarruf yapmak olsun, ister tedarik zincirinizi yenilemek gibi büyük bir fikir olsun, yönetime işin özünü anladığınızı göstermenin tam zamanıdır. Harika planınızı uygulamaya geçirmeseler de tasarruf yapma konusunda size güvenecekler ve çabanızı takdir edeceklerdir.
Pozitif olun
Hiç kimse negatif biriyle birlikte çalışmak istemez. Asla. Ve özellikle bu şartlar altında. Zaten bol miktarda kötü haber duyuyorlar ve açıkçası bundan gerçekten bıktılar. Öyleyse ekonominin durumundan, yükselen benzin fiyatlarından ya da kayınvalidenizden yakınmak yerine pozitif olana odaklanın. İşle ilgili başarı hikayelerinizi paylaşın. Firmanız hakkında iyimser olun ve firmanızın geleceği üzerinde pozitif etki yaratmak için atabileceğiniz adımlara odaklanın. İşler sizin için o kadar kötü olamaz. Hala bir işiz var, hatırladınız mı?
Daha uzun süre çalışın
Gece yarısına kadar kalmanız gerektiğini söylemiyorum. Hatta akşam dizilerinizi bile kaçırmanız gerekmez. Söylemek istediğim şu ki, elinizdeki iş bitene kadar iş yerinde kalmaya hazırlıklı olun.
Geçmişte işten saat 5’te, bir şeyi tamamlamadan önce (sabah bitiririm diye düşünüp) çıkmış olabilirsiniz. Şimdi ise o işi bitirmek için fazladan yarım saat ya da bir saati iş yerinde geçirmeniz daha iyi olur. Ayrıca işe 15 dakika önce gelip kendinizi o gün için hazırlayabilirsiniz. Saat 9’daki toplantı için bilgisayarını açmaya çabalayan o kişi olmayı hiç istemezsiniz.
Lider olun
Yönetici ünvanına sahip değilsiniz ancak bu, öyleymiş gibi davranamayacağınız anlamına gelmez. Lider olmak, diğerlerine yardım etmek demektir. Büyük resmi görmek demektir. Muhtemel gelişmeleri dile getirmek, yalnızca kendiniz ve pozisyonunuzu değil, firmanızı ve onun amaçlarını gözetmek demektir. Firmaların liderlere ihtiyacı vardır. Şu anda, size ihtiyaç duyulmasına ihtiyacınız var. Eğer liderlik niteliklerine sahipseniz, şimdi bunları ortaya çıkarmanın tam zamanıdır.
Dedikodudan kaçının
Haberler çabuk yayılır. Özellikle de merak uyandırıcı haberler. Eğer siz duyduysanız, mutlaka yöneticiniz de duymuştur. Eğer haberin yayılması sürecinde sizin de payınız varsa, yöneticiniz büyük ihtimalle bundan da haberdar olur.
Her ne kadar cazip görünse de ofis dedikodusunun sizi de içine çekmesine izin vermeyin. Buna izin verdiğiniz anda bir parçası olur, düşmanlar edinir ve profesyonel olmayan biri haline gelirsiniz. Eğer biri size bir şeyi söylemek için ısrar ederse, bunu başkasına söylemeyin.
İşyeri bazen lise gibi olsa da aslında değildir (Tanrı’ya şükür!). Ofis dedikodusunun sonuçları, uzaklaştırma almaktan ya da kaçırılan bir doğum günü davetinden çok daha ciddidir.
Becerilerinizi geliştirin
Yaptığınız işi yapmak için gereken her özelliğe sahipsiniz. Bu çok açık. Ama takımınızın daha değerli bir üyesi olmak için neden becerilerinizi geliştirmeyesiniz? Ya da işinizde daha iyi olmak? Daha hızlı? Belki temel HTML ya da Photoshop bilgisi sayesinde firmanızda daha fazla bölümden sorumlu olabilirsiniz.
Sektörünüz ne olursa olsun, her zaman için geliştirilebilirdir. Sizi vazgeçilmez bir çalışana dönüştürecek olan ek beceriler edinmeniz için son derece uygun bir dönemdesiniz.
Bunu düşük seviyede harcama yaparak da başarabilirsiniz. Gece kursunu karşılayabilecek maddi imkanlara sahip değilseniz, bir kitap alın (ya da kütüphaneden ödünç alın!) ya da internet üzerinden özel ders alın. Seçtiğiniz beceride ustalaştıktan sonra tüm takıma bir seminer vermeyi teklif edebilirsiniz. Bir lider oldunuz!
Diğerleriyle iyi geçinin
Kulağa kötü gelebilir ancak iş arkadaşlarınızı bir aile olarak düşünün. Ne de olsa günün sekiz saatini beraber geçiriyorsunuz, işin devamı için birbirinize bağlısınız ve en azından birbirinizi tolere etmekten başka bir şansınız yok.
Uyum, başarının en önemli anahtarıdır; şimdi her zamandan daha fazla. O zaman yaş, alt yapı ve ilgileriniz hakkındaki farklılıkları bir kenara bırakın ve takım arkadaşlarınızla nasıl etkin bir biçimde iletişim kurabileceğinizi öğrenin. Bunu yalnızca firmanızın devamlılığı için değil, sizin firmanızdaki devamlılığınız için de yapmalısınız.
Dikkatli olun
İşvereninizin tüm o kişisel telefon aramalarınızı fark etmediğini mi zannediyorsunuz? Ya da Twitter veya Facebook’ta harcadığınız tüm o zamanı? Yeniden düşünün. İşverenler genelde buna sandığınızdan daha fazla önem veriyorlar. Ve eğer zamanlarından çaldığınızı düşünürlerse, kolaylıkla telefon, e-posta ya da internet kayıtlarını kontrol edebilirler.
İş yerinde kişisel iletişiminizle ilgili dikkatsiz olmanızın sırası değil. Çalıştığınız yere göre, arada sırada hızlı bir telefon görüşmesi yapmak ya da öğlen molanızda bir-iki e-posta göndermek normal karşılanabilir. Ancak işvereniniz masanızın yanından her geçtiğinde Gmail’deyseniz, bela arıyorsunuz demektir.
Olabildiğince az izin alın
Boğazınız ağrıyorsa evde kalın. Kız kardeşiniz mi evleniyor? Hadi birkaç gün izin alın. İzin almamanız gerektiğini söylemiyorum. Ama izin almak için kullandığınız sebeplerin daha dikkate değer olmasına özen gösterin, özellikle de firmanız kesintiye giderken. Akşamdan kalma olduğunuz için o gün hasta olduğunuzu söyleyip işten izin almayın ya da uzun, abartılı tatiller yapmayın (en azından işler yoluna girene kadar). Bahamalara yapılan bir haftalık tatil kulağa iyi geliyor ama döndüğünüzde bir işinizin olmaması hiç iyi olmaz.
Görünür olun
Alçakgönüllülük iyi bir özelliktir. Tabii ki ekonomik durgunluk zamanı hariç. Geç saatlere kadar çalışıyor, diğerlerine yardım ediyor ve/veya yeni ve önemli fikirler üretiyorsanız, birilerinin (annenizden başka birilerinin) bunu fark etmesini sağlayın. İlerlemeniz hakkında yöneticinizi düzenli olarak bilgilendirin. Başarılarınızın e-postayla gönderilmiş haftalık ya da yarım haftalık bir özeti bile yeterli olacaktır. Buna böbürlenmek denmez, yalnızca neyin üzerinde çalıştığınızı bilmelerini sağlıyorsunuz. İşin doğrusu: eğer siz kendi düdüğünüzü öttürmezseniz başkaları da öttürmez.