Elektronik ticaret bir diğer ünlenmiş adı ile e-ticaret siteleri her geçen gün daha çok önem taşımaya başlıyor. Özellikle firma ya da işletmesi olanlar ve girişimci olan adaylar işlerini büyültebilmek için hızla bu sektörde de yerlerini almaya başladılar
. Girişimci kendi sektöründe fark yaratabilmek ve daha çok tüketiciye ulaşabilmek için e-ticaret sitelerini kurmaya başladılar. Özellikle son zamanlarda teknolojinin gelişmesi ve sosyal medyanın aşırı bir şekilde fazla kullanılması da e-ticaret sitelerinin önemini arttırmış durumda. Tüketicilere daha hızlı ve kolay bir şekilde ulaşabilmek için sosyal paylaşım siteleri adeta biçilmiş kaftan. Yurt dışında yapılan bir araştırmaya göre katılımcıların yüzde 81‘i arkadaşlarının sosyal medya paylaşımlarından etkileniyor. Kurumların yaptığı paylaşımlara göre tanıdık çevrelerin yaptığı paylaşımların tıklanma oranı yüzde 30 daha fazla olarak gözüküyor. Anneler beğendikleri markalardan anne olmayanlara göre yüzde 38 daha fazla alışveriş yapıyorlar. Görsel içerikli paylaşımların geri dönüş oranları diğerlerine göre yüzde 44 daha fazla. Sponsorlu durum güncellemelerinde yüzde 40 daha fazla geri dönüş alıyor. Ayrıca gönderiler video içeriyorsa yüzde 37 daha fazla görüntüleniyor. Gittikçe daha da sosyalleşen ekonomi faaliyetleri küresel bazda birçok geleneksel pazarlama anlayışını da kökten değiştirdi. Dünya çapında 1 buçuk milyarı geçen sosyal platform kullanıcılarına ek olarak, şirketlerin yüzde 70’i de bu mecralarda varlığını sürdürmeye devam ediyor. “The Social Economy” araştırmasına göre sosyal medyada yer alan şirketlerin yüzde 90’ı ise bu mecralardan kar sağladıklarını ifade ediyor. Peki, bu karlılık gerçek anlamda kime ne kazandırıyor? Nitekim, Ekim ayı başında sizinle paylaştığımız Forrester raporuna göre sosyal medyanın online alışverişteki payı yalnızca yüzde 1 olarak açıklanmıştı. Bu rakam elbette ki sosyal ağlara yüz binlerce lira yatıran birçok pazarlama profesyoneli arasında orta çaplı bir paniğe neden oldu. Ancak durum gerçekten bu kadar kötü olabilir mi? İsterseniz gelin önce Forrester araştırmasına bir göz atalım.
Sosyal paylaşım sitelerinden gelen trafiğin yalnızca yüzde 1’i satışa dönüşüyor
77 bin online satın alma işlemi incelenerek hazırlanan raporda, Facebook ve Pinterest gibi sosyal medya kanallarının, online alışverişe oldukça az etkilerinin olduğu belirtildi. E-ticaret sitelerine gelen trafik kaynaklarının incelendiği araştırmaya göre sosyal paylaşım sitelerinden gelen trafiğin yalnızca yüzde 1’i satışa dönüşüyor. E-ticaret sitelerinden ilk kez alışveriş yapan müşterilerin yüzde 39’unun ise organik trafikle veya ücretli reklam linklerinden yönlendirildiği ve gerçekleştirilen işlemlerin yüzde 30’unun ise perakendeci tarafından gönderilen e-mailler üzerinden gelen eski müşteriler tarafından sağlandığı ortaya çıktı. Üstelik 2011 yılının üçüncü çeyreğinde Forrester tarafından yapılan ayrı bir araştırmada ise tüketicilerin yüzde 48’i perakendecileri sosyal ağlarda keşfettiklerini, yüzde 17’sinin ise bir arkadaşının gönderisi üzerine o firmadan alışveriş yaptığını belirtiyor. Kullanıcılar, sosyal medyada gördüğü içeriklerin ardından hemen satın alma eğiliminde değiller. Ancak arkadaş paylaşımları ve “Word-of-Mouth” etkisi ile gönderiler, online veya offline satışlara dolaylı yoldan da olsa etki edebiliyor. Bunun sebebini ise insanların bir ürünü satın almadan önce, çevrelerindeki diğer insanların tavsiyelerine kulak verme eğilimine bağlayabiliriz. Yani sosyal medya kanallarında bir marka için asıl önemli olan kendinden söz ettirmek ve insanlara ücretsiz olarak kendi reklamlarını yaptırabilmektir. Bunun için milyonlarca liralık reklamlarla kullanıcılarını bombardımana tutmaya gerek yok. Gerçekten kaliteli bir içerik ve samimi bir dille, sosyal paylaşım ağlarında viral etki yaratıp, dilden dile dolaşmak mümkün.
Tüketiciler, sosyal medya gönderilerini yeni ürünleri keşfetmenin güzel bir yolu olarak görüyor
Sosyal paylaşım siteleri doğrudan satışı destekleyen mecralar olmasa da, mevcut veya potansiyel müşterilerin zihninde olumlu bir imaj oluşturup, marka sadakati yaratmak açısından paha biçilemez bir pazarlama ve tanıtım kanalı olarak öne çıkıyor. Socialbakers tarafından yapılan bir araştırmaya göre tüketiciler de, sosyal medya gönderilerini markaların yeni ürünlerini keşfetmenin güzel bir yolu olarak nitelendiriyor. Sosyal medyada bir markayı takip etmeye başlayan tüketiciler; sosyal medya kanallarını indirimler, başka yerde olmayan fırsatlar ve en önemlisi şikâyet ve önerilerini dile getirmek için bir irtibat yöntemi olarak kullanıyorlar
E-posta ile paylaş özelliği, sosyal paylaşım butonlarını geçti
Markalar, sosyal medya pazarlama performans ölçümlerini gerçekleştirip, çıkan sonuçlara göre stratejilerini yeniden şekillendirmeliler. Ayrıca son yapılan bir araştırmaya göre internet sitelerindeki içerikler, çoğunlukla mail yoluyla bir başka arkadaş ile paylaşılıyor. Sosyal paylaşım butonları ise e-posta ile tavsiye etme seçeneğinin oldukça gerisinde. Sosyal medya her ne kadar müşteri etkileşimi, CRM ve itibar yönetimi açısından oldukça efektif olsa da, arama motoru reklamları ve e-posta pazarlama yöntemleri satışa dönüşme oranları açısından açık ara önde. Bunun sebebi de oldukça açık aslında. Kullanıcılar e-bültenlere kendi istekleri ve izinleri doğrultusunda abone oluyorlar ve okuma veya göz ardı etme opsiyonu tamamen kendi ellerinde. Zira arama motoru sonuçları da tamamen bir ürün veya hizmet hakkında istenilen bilgiyi sunması açısından satışa dönüşme potansiyeli en yüksek mecralardan birisi olarak öne çıkıyor. Ancak sosyal paylaşım siteleri ise kullanıcıların video izleyip, oyunlar oynayabilecekleri ve aynı anda arkadaşlarıyla keyifli zaman geçirebilecekleri bir platform. Tam da koyu bir muhabbet sırasında sayfasını beğendiği bir markanın ürün tanıtımına maruz kalan kullanıcı bu durumdan rahatsız olup o markanın aboneliğinden çıkabilir veya haber kaynağında kalıcı olarak gizleyebilir. Sosyal medyada nasıl bir yol izleyeceklerini hala bilmeyen markalar ise süreci iyice içinden çıkılmaz bir hale sürüklüyor
Milyonluk hayran sayfaları daha fazla anlam kazanacak
Sosyal ağlarda gereğinden fazla olan görüntü ve mesaj kirliliğine maruz kalan kullanıcı, paylaşılan ürünü satın almaya karar verse bile online satış sayfasına gidene kadar dikkatini dağıtacak onlarca dış etken sebebiyle bu eyleminden vazgeçebiliyor. Aynı şekilde son zamanların en heyecan verici konularından biri olan “Sosyal Ticaret” ve “F-ticaret” kavramları tam randımanlı bir şekilde çalışmaya başladığı zaman, hayranı olunan markaların ürünlerini satın almak için başka bir siteye gitmeye gerek kalmayacak. Hali hazırda, sosyal paylaşım sitelerindeki büyük bir kullanıcı kitlesine sahip olan hayran sayfaları, satış açısından işte o zaman bir anlam ifade etmeye başlayacaktır. Özetlemek gerekirse, sosyal medya kanalları tek başına ele alındığı zaman e-ticaret satışlarına doğrudan bir katkı sağlamayabiliyor. Ancak, tüm internet pazarlama kanallarını tek bir vücut olarak ele alıp, bu şekilde bir strateji kurgulamak gerekiyor. 360 derece entegre bir dijital pazarlama kampanyası sayesinde marka hedeflediği rakamlara daha kolay ulaşacaktır. Yakın zaman içerisinde markalar, sosyal-ticaret için de kısa vadeli stratejiler oluşturmaya başlamalıdır. Aksi halde sahip oldukları milyonluk hayran sayfaları, satışa dönüştürme oranında diğer pazarlama kanallarının oldukça gerisinde kalmaya devam edecektir.