Kapbula mağaza konsepti olarak organik ve ekolojik içerikli ürünlerle bir bebek veya çocuk için giyimden bakıma, oyuncaktan ayakkabıya kadar her türlü ihtiyacın karşılanabileceği bir hayat tarzı sunuyor.
Tuba Tuna Yalçuva, finans sektöründe çalıştıktan sonra 2005 yılında yeni anne olmamın getirdiği ihtiyaçlardan da yola çıkarak somut ve fayda üreten bir iş yapma isteği ile organik bebek tekstili ürünleri üretmeye karar verdi. 2008 de Kapbula markasını kurarak, 0-5 yaş arası bebek ve çocukların tekstil ihtiyaçlarına yönelik organik ve ekolojik içerikli ürünler üreten bir life style konseptine dönüştürdü.
Temelinde 6 maddelik bir sloganı olan iş modeliyle üretilen her ürünün bir hikâyesi olduğunu belirten Yalçuva, şirket ilkelerini ve markanın özelliklerini bizimle paylaştı.
GOTS sertifikalı ürün
“Uluslararası standartlara uygun GOTS sertifikalı ürün üretme hususuna önem veriyoruz. Bunun yanında ülke ekonomisine ve yerel tedarikçilere destek olmak için, Türkiye’de üretim yapmayı tercih ediyoruz. Kadın girişimcilere kaynak oluşturmak ve pazar bilinirliğini arttırmak için satış noktalarında ürünlerine öncelikli olarak yer veriyoruz. Hatta ürün geliştirmeleri için ‘know how’ desteği sağlıyoruz. Emek yoğun el işçiliği ile üretim yapan işletmeler ile ortak üretim yaparak devamlılıklarına katkıda bulunmak çocukların geleceği için sosyal sorumluluk projelerinde yer almak ve kaynak sağlamak bizim için önemli. Kapbula çevreci bir anlayışla geri dönüşümü destekler, geri dönüştürülebilir atık kâğıtlar ve FSC’li kağıtlar kullanır, ekolojik projelere destek verir.”
Kapbula’ da özel geliştirilmiş ERP yazılımı ile çalışan bir alt yapıları olduğunu belirten Yalçuva, bu sayede mağazalarına yeni koleksiyon gönderimini 45 günde yapabildiklerini ifade etti. Çalıştıkları tüm marka ve tedarikçilerin de kendi koleksiyonlarına uygun ürün geliştirdiklerini sözlerine ekledi.
“Tüketicilerin, ürün tercihinde organik ve ekolojik özelliklerin yanında günümüz modasını yansıtan, yenilikçi bir tasarım oluşturarak üretme kriterini de göz önünde bulundurmaları gerektiğini dile getiren Yalçuva, “Bu şekilde organik ve ekolojik ürün tüketme popülasyonunu arttırabileceğimize inanıyoruz. Ürünlerimizin kaliteli, rahat, şık ve aynı zamanda organik olması bizim için çok önemli. Bir önceki yıla göre %107’lik büyüme rakamı da bu inancımızı doğrular niteliktedir” dedi.
Hem üretici hem de perakendeci olarak aynı koltukta oturmanın zorlukları olduğunu, ikisinden birini tercih ederek, iş modelinin lokomotifine onu oturtmak gerektiğini belirten Tuba Tuna Yalçuva, “Biz kedimizi daha çok marka perakendecisi olarak görüyoruz. Eğer üretim kurgunuza uygun tedarikçi partnerler ile çalışabiliyorsanız o zaman müşteri beklentilerine, ürün geliştirmeye ve markaya yatırım yapmaya daha fazla odaklanabiliyorsunuz” diyerek, bu anlamda çalıştıkları tedarikçiler konusunda şanslı olduklarını belirtti. Yalçuva, yaptıkları işe kendi firmaları kadar inanıp, markanın devamlılığı noktasında destekte bulunduklarını da sözlerine ekledi.
Gots sertifikalı üretim sürecinin çok zahmetli ve maliyetli bir süreç olduğunu, bu nedenle sektörde tedarikçi tarafında bu alana hizmet edenlerin fazla olmadığını da dile getirdi. Yalçuva okuyucularımız için ürünlerin nasıl ortaya çıktığını detaylı olarak anlattı.
“Genel koleksiyon üretiminin yanında, 45 günde bir yeni hap koleksiyon ortaya koyan tedarikçinin gerçekten yaptığı işe inanan ve kendi işi gibi gören tedarikçi olması gerekiyor. Çok şükür biz sinerjiyi kurabildiğimiz tedarikçi partnerlerimiz ile çalışıyoruz. Satış noktası konusunda ise, müşteriler ihtiyaçlarını onlara en yakın noktadan almak istiyorlar. Müşteri profiline baktığımızda beyaz yakalı olarak adlandırdığımız plaza çalışanı annelerin ağırlıkta olduğunu görüyoruz. Onun haricinde orta üstü gelir seviyesindeki aileler var. Satış noktası konumlamalarını bu profillere yakın olan yerlerde yapıyoruz. Bunu uygun bölgelerde mağaza açarak ya da bu lokasyonlarda benzer fiyat aralıklarında farklı ürünler sunan satış noktalarına ürün vererek sağlıyoruz. Bizim için önemli olan ürünlerimizin satıldığı yerdeki ürünlerin birbirleriyle uyum içerisinde olması.”
Sağlıklı, rahat, şık ve modaya uygun…
Organik kavramını hayat felsefesi haline getirmiş olan insanlar için daha çok sağlıklı olma anlamı çağrıştırabilir. Günümüzde sağlıksız çevre koşullarından kaynaklı olarak çok fazla alerjik hastalıklar çıktı, organik tekstilin anti alerjik olması, vücudun hava almasını sağlaması gibi tıbbi faydaları bulunmaktadır. Organik ürünler ile alakalı genel algı da esasında bu yöndedir. Organik pamuktan üretilen bir üründe kullanılan kumaş esasında bildiğimiz en kaliteli kumaşlar ne ise onun karşılığı olan kumaştır; saf ipektir, saf ketendir… Bu kumaşlardan üretilmiş olan bir ürünü giydiğinizde vücudunuzda konforu ve rahatlığı hissedersiniz. Bu kumaşlar göreceli olarak diğerlerinden pahalıdır. Çünkü üretim aşaması çok uzundur, üretimi zahmetlidir ve nadir bulunur. Organik pamuktan üretilmiş olan ürünün karşılığı da budur. Biz organik kumaşlardan ürünler yaparken güncel moda trendlerine uygun olmasına dikkat ederek, kaliteli kumaştan üretilmiş şık bir ürün vaat ediyoruz… Organiği sadece sağlık ihtiyacından değil, rahat, şık ve modaya uygun olduğu için de kullanmalarını istiyoruz.
Ürünün soy ağacı LOT Numarasında
Organik ürünlerin iç etiketlerinde LOT numarası denilen bir kod olur. Bu LOT numarası o ürünün, hangi organik üretim yapılan pamuk tarlasının hangi dönem mahsulünden, hangi üretim tesisinde hangi firma için üretilmiş olan bir ürün olduğunu gösterir. Yani tüketici almış olduğu ürünün tüm soy ağacını görebilir. Nihai ürüne kadarki tüm süreç sertifika kuruluşları tarafından denetlenmektedir. Aldığınız bir ürünün tüm geçmişini bilmek çok güzel değil mi? Hem ne giydiğinizi bileceksiniz; hem de ‘bu ürünü aldım ama bunun üretim aşamasında hiçbir emeğin sömürülmediğini de biliyorum!’ diyebileceksiniz. Organik ürün sertifikası alabilmenin koşullarından biri de kayıt dışı işçi çalıştırmamak, emeği sömürmemektir. Aynı zamanda sağlıklı ve konforlu bir ürün kullanılmış olacak, bütün bunlar organik ürün tercih etmek için yeterli sebeplerdir.
%100 pamuk ile organik pamuk kavramları her ne kadar aynıymış gibi görülse de birbirinde oldukça ayrı kavramlardır. Ayrılığı şu örnek ile açıklayayım; İstanbul’da musluktan su içmiyoruz. Suyu arıtma cihazından geçirerek ya da kaynak sularını içiyoruz. Şebeke suyuyla banyo yapıyoruz, bulaşık yıkıyoruz, ama içmiyoruz. Çünkü o suyun kaynağı bir kaynak suyu kalitesinde değil ve şebekeye gelene kadar bilumum kimyasallar ile içme dışında diğer ihtiyaçlar için kullanılabilir hale geliyor. Organik pamuğun diğer pamuktan en büyük farkı, tarlada üretim aşamasında hiçbir kimyasalın kullanılmaması ve belli bir mesafede de kimyasal üretim yapılan herhangi bir alanın olmamasıdır.”
Bu zamana kadarki faaliyetlerinde daha çok iç piyasa odaklandıklarını ifade eden Yalçuva, bu süreç içerisinde ürün geliştirme, müşteri beklentisi ve üretim –tedarik sürecinde iş modellerini oturtma evresi olan bir dönemden geçtiklerini belirtti.
Markanın ve üretilen modellerin belli bir olgunluğa gelmesiyle birlikte mağaza konsepti belirleyerek, yurtdışı pazarında Kapbula ürünlerini sergilemek için podyuma çıkarmaya başladıklarını belirten firma sahibi, hedeflerinin gelecek 3 yıl içerisinde toplam hacmin yarısını yurtdışı kanallarından sağlamak olduğunu anlattı.
Organik mi, konvansiyonel mi?
Organik çocuk pazarını, bebek tekstilindeki diğer pazarlardan biraz daha ayrı olarak değerlendirmek gerektiğinden bahseden Yalçuva, sözlerini şöyle sürdürdü; “Konvansiyonel pazarda daha çok çeşit ve alternatif üretilebilme yönünde sonsuz bir kaynak var. Ürünleri organik sertifikalara uygun olarak üretmek istediğinizde süreç o kadar sonsuz değil, belli kıstaslar bulunmaktadır. Organik bir üründe en fazla %5 oranında konvansiyonel içerik kullanmak zorundasınız, kullandığınız çıt çıt, fermuar gibi materyaller nikel içerikli olmamalı ve belli başlı grupları kullanmanız gerekir. Organik pazarda daha çok kullanıcı faydası gözetilen bir tasarım yapılırken, konvansiyonel pazarda ise yüksek fiyat nedeniyle rekabet ön plana çıkıyor. Bu değerlendirmemi daha çok uluslararası oyuncuları dâhil ederek yapıyorum, henüz ülkemizde bir rekabet oluşacak kadar marka çıkmadı. Organik ürün daha çok konvansiyonel üretim yapan markaların yan bölümü olarak mevcut.”
Firma hikayesi marka kimliğini oluşturur
Günümüzde Marka yatırımı yapmanın zahmetli ve maliyetli bir süreç olduğunu ve marka oluşturmak için firmanın bir hikâyesi olması gerektiğini vurgulayan Yalçuva, “O hikâye markanın kimliğini oluşturuyor. Bu noktada zor olan; o felsefeye sadık kalabilmek… Zira bu yolda, piyasa koşulları, rüzgârın esiş yönü, rekabet, rakipleriniz, ciro üretme çabanız sizi yoldan çıkarabilecek engeller olarak karşınıza çıkıyor. Bunları aşabildiğinizde bir marka olmuşsunuz demektir. Biz tam da bu sürecin içerisindeyiz. Ailelerden aldığımız destek ve ilgi doğru yolda olduğumuzun göstergesidir” ifadelerine yer verdi.
Hedefler
Bebek ve çocuk sektörünün de ekonomik sıkıntıdan etkilendiğini belirten firma sahibi sözlerini gelecek planları ve hedeflerini anlatarak sonlandırdı. “Bu noktada özellikle ülkemizde sektör içinde ayakta kalabilmek için portföyünüzü çeşitli tutmanız gerekiyor. Biz bu prensibi gözeterek yurt dışı kanalı ile çalışıyoruz ve yoğun bir yurt dışı takvimimiz var. Tüm bunlara ilaveten yurt içinde de 2 yeni mağaza açmayı planlıyoruz. Son olarak Mağaza konsepti olarak organik ve ekolojik içerikli ürünlerimizle bir bebek veya çocuk için giyimden bakıma, oyuncaktan ayakkabıya kadar her türlü ihtiyacın karşılanabileceği bir hayat tarzı sunuyoruz. Her ürünün gerçek bir hikayesi var. Organik tüketim bilinci oluşması için bilgilendirme yapıyoruz, sosyal sorumluluk faaliyetleri düzenliyoruz. Organik ürünlerin sadece sağlık için tüketilen bir ürün içeriği olmadığını, modaya uygun da olabileceğini gösteriyoruz. Bu felsefede olmayan hiçbir mağazaya, aynı müşteri profiline hitap etmeyen satış kanallarına kesinlikle ürün vermiyoruz. Çünkü organik tekstille gıdanın kavram olarak birbirinden ayrılması gerektiği ve felsefemize uymadığı için organik gıda satan yerlere ürün vermiyoruz.”
Gökçe Pazarlıklı