“Sadece kendinizin farkında olun ve kendinize bir şeyler kanıtlamaya çalışın. Geri kalan herkes istediği ayrımı yapabilir, siz zaten hepsini aşıyorsunuz.”
İş hayatında başarılı bir iş kadını olmanın, üzerinizde oluşturduğu pozitif etkilerden kısaca bahseder misiniz?
Sürekli canlı, pozitif, çözüm odaklı kalmayı, vizyoner olmayı en önemlisi de yaşadığınız olumlu ya da olumsuz deneyimler sonucu yetiştireceğiniz neslin kaliteli olmasını sağlıyor. Etrafınızdaki insanlara karşı çok daha duyarlı oluyorsunuz. “İşleyen demir pas tutmaz”, derler. Gerçekten de öyle oluyor. Yaşadığınız büyük yoğunluklar sonucu çok güzel işler ortaya çıkarabiliyorsunuz. Kendinizi kendinize kanıtlamış oluyorsunuz. Kendinizdeki gücün farkına varmış oluyorsunuz. Ve bütün kadınların içinde bu güç, bu dinamizm kesinlikle var. Sadece dışarı çıkarılmayı bekliyor.
İş yaşantısında başarıyı yakalamak için kimi zaman cesur adımlar atmak gerek. Siz bu yola nasıl çıktınız? Sizin hikayeniz nedir?
Benim hikayem aslında çok uzun. İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi’nden terkim. Aslında tekstille hiç alakam yoktu. Ben tesettürlü bir bayanım ve o zamanlarda bu şekilde iş bulmak çok zordu. Tekbir Giyim’de tezgahtar olarak işe başladım. Orada özellikle Cafer Karaduman, beni A’dan Z’ye yetiştirdi. Depoculuktan makine bölümüne varana kadar bana her şeyi öğretti. Sonrasında mağaza müdürlüğüne yükseldim. Bu pozisyonda yaklaşık bir sene çalıştım ve beni hep eğitimlere gönderdiler. Bu eğitimlerde de satış ve pazarlamayı çok güzel öğrendim.
Sonrasında evlilik yolculuğuna adım attım ve şu noktada eşime teşekkür etmeliyim ki, belki onun kısıtlamaları olmasa bu kadar hırs yapıp bu şekilde başarılı olamazdım. Eşimle anlaşmamız şu şekildeydi; başörtüsü sorun biter bitmez ya okuluma devam edecektim ya da çalışacaktım. O da bu anlaşmayı kabul etti ve kısmen bana destek de oldu. Evlendiğimizde işime devam ettim. Ancak evlendikten sonra başka bir işte çalışmak ve evlilik hayatı aynı anda beni çok zorladı. Saatlerimin daha esnek olması açısından eşim bana ufak bir iş yeri açmayı teklif etti. Merter’de çok ufak bir dükkandı ve bir süre al-sat işi yaptım. Orası hala durur mesela, elden asla çıkarmam. Çünkü insanın nereden geldiğini unutmaması gerekir. Sonrasında da üniversiteyi bitirdim, çocuklarım oldu. 2010 yılı itibariyle ufak ufak kendi markamla kendi imalatımı yapmaya başladım. Çok şükür, bu iş de büyüdü. Birçok ülke gezmeye başladım ve her gittiğim ülkede de firmaları araştırdım. Bu ülkelere neler yapabiliriz konusunda düşünüyordum. Yurt dışında az az sonra daha fazla üretim yapmaya başladım. Sosyal medya çalışmaları yaptım ve fuarlara katıldım. Şuan bize bağlı 17 fason atölye ile kendi bünyemizde 60 makinelik atölyemizle imalat yapmaktayız ve 54 ülkeye ihracat gerçekleştiriyoruz. Sezonda 1000’e yakın model çıkarıyoruz.
Hem başarılı bir iş kadını olmak hem de iyi bir anne olmak… Bu dengeyi nasıl sağlıyorsunuz?
Bu dengenin formülü; erken kalk, gün içindeki zamanı planla ve bu plana bağlı kal. Çünkü planlı hareket ederseniz herkese ve her şeye yetiyorsunuz. Mesela ben her sabah 06:00’da kalkar 07:00’ye kadar oğlumla 07:00 – 08:00 arası kızımla okul kahvaltısı ve keyif yaparım. 08:00- 09:00 arası ev ve yemek işleriyle ilgilenirim. 09:00- 18:00 arası iş yerimdeyimdir. İşten sonra da uyuyana kadar ailemle vakit geçiririm. Birlikte geçirdiğimiz vakitleri de hobilerimize yönelik aktivitelere ayırırız.
Sizce iş yaşantısında hala kadın ve erkek ayrımı yapılıyor mu? Bu konu hakkındaki değerlendirmelerinizi kısaca öğrenebilir miyim?
Kesinlikle ve kesinlikle hala bu ayrım çok yapılıyor diye düşünüyorum. Yurt dışında böyle değil. Özellikle Amerika’da ve Avrupa ülkelerinde iş yaparken oldukça rahatım. Arap ülkeleri ve Türkiye’de maalesef biraz daha zor. Ama son yıllara baktığınızda bu ayrımı aşmak adına ilerleme kaydettik. Bu noktada özellikle yeni gelen nesil çok daha bilinçli. Kendini geliştiren ve vizyoner olan bu yeni nesle teşekkür ediyorum. Onlarla çalışmak gerçekten çok büyük bir keyif. Allah’a şükür kendinizi kanıtladığınız zaman, size kafa tutan, sizin gücünüzü fark etmek istemeyen veya sizin gücünüzü es geçen insanlar da önünüzde diz çökebiliyor. O yüzden de siz sadece kendinizin farkında olun ve kendinize bir şeyler kanıtlamaya çalışın. Geri kalan herkes istediği ayrımı yapabilir, siz zaten hepsini aşıyorsunuz.
İş yaşantısına hazırlanan veya kendi işini kurmak konusunda hevesli olan gençlere tavsiyeleriniz neler?
Yapmak istedikleri iş ile ilgili mutlaka deneyim edinsinler. Bir işe girip çalışmak, orada mümkünse bol bol ezilmek, en ağır işine varana kadar canla başla çalışmak ve bu tecrübeyi edinmek çok önemli. Bir işe girin ve orada en az 3-4 sene pişin. Kazandığınız paraları da bol bol biriktirin. Çünkü biliyorsunuz, parasız maalesef bir şey olmuyor. Hem paranız hem de tecrübenizle heybenizi doldurmuş olacaksınız. Ve bu heybeleri pazara çıkarma vakti de o zaman gelmiş olacak.
En tavsiye ettiğim şeylerden biri de mutlaka yılda iki kez yurt dışına çıkın. En az bir yabancı dil muhakkak öğrenin. Son olarak da bol bol kitap okuyun. Teknolojiyi asla kaçırmayın. Zamanın pazarlama tekniklerini öğrenin. Bunlarla birlikte Allah’ın da izniyle güzel şeyler yapmanız yakındır. Ve şunu da unutmayın: Ticarette kimseye güvenmeyin…