Pandeminin dünya ekonomileri üzerindeki etkileri devam ediyor. Koronavirüsün ekonomiye etkileri hakkında konuşan FLY Uluslararası Danışmanlık ve Dış Ticaret Kurucusu Feyza Keskin Alp,” Çin’ in salgın sebebi ile uğrayacağı ambargolar ve ticaretinin sekteye uğrayacak olması, Türkiye ihracatını olumlu etkileyecek ve bazı sektörlere pozitif katkı sağlayacaktır. AB ülkeleri, Çin ile aralarındaki alışverişi sınırlandırdıkça, toplam ihracatının %50’den fazlasını AB’ ye gerçekleştiren Türk ihracatçılar için fırsatlar doğacaktır.” İfadelerinde bulundu.
Koronavirüsün Ticari Hayata Etkisi Nedir?
Tüm dünyayı etkisi altına alan, sosyal ve ekonomik hayatı durma noktasına getiren Covid-19 yaşam tarzlarımızdan iş yapış şekillerimize, alışkanlıklarımıza kadar birçok şeyin değişmesine neden oldu. Virüsün, sağlığın yanında küresel ekonomiye verdiği zarar da gün geçtikçe etkisini artırmaya devam ediyor. Yalnızca seyahat endüstrisinde bile zarar 1.7 trilyon dolar olarak öngörülüyor. Salgın en belirgin etkilerini tedarikçiler üzerinde gösterdi. Tedarik edilmesi gereken ürünler ve lojistik kanalları üzerindeki acil durum önlemleri sebebiyle, taahhütlerin, sözleşmelerde öngörülen süreler içinde yerine getirilememesi söz konusu oldu. Ülke ekonomilerini doğrudan etkileyen önemli ekonomik enstrümanlardan olan turizm sektörü ise tam anlamıyla bir belirsizliğe sürüklendi. Salgın hâlihazırda devam ediyor. Tıbben mutlaka bir gün sona erecektir. Ancak sosyal hayatta olduğu gibi ticarette de hiçbir şey eskisi gibi olmayacak yazılı ve yazılı olmayan kurallar yeniden yazılacaktır. Çin’ in salgın sebebi ile uğrayacağı ambargolar ve ticaretinin sekteye uğrayacak olması, Türkiye ihracatını olumlu etkileyecek bazı sektörlere pozitif katkı sağlayacaktır. AB ülkeleri, Çin ile aralarındaki alışverişi sınırlandırdıkça, toplam ihracatının %50’den fazlasını AB’ ye gerçekleştiren Türk ihracatçılar için fırsatlar doğacaktır.
Koronavirüs Sonrası Ekonomide Ne Gibi Değişimler Olacak? Nasıl Bir Süreç Bekleniyor?
Koronavirüs salgını dünya ekonomilerini derinden sarsarken krizin neden olduğu ekonomik sorunlar salgın bittikten sonra da etkisini kolay kolay kaybetmeyecek hatta finansal düzeni sonsuza kadar değiştirecek gibi görünüyor. Yaşanan pandemi sonrası küresel ekonomilerde daralma yaşanırken her ülkenin krizden çıkış zamanı kendi iç dinamiklerine göre farklı zamanda olacak ama FED ve IMF’nin dolarları geri çağırma sinyali tek bir zamanda ortaya çıkacak. Gelişmekte olan ülkelerin, ilerleyen dönemler de doların geri çekilmesi ve kendi para birimlerinin değer kaybetmesi ile ABD’ den enflasyon ithal edebileceği bir ortam görebiliriz.
Koronavirüsün Tedarik Zincirine Olan Etkilerini Nasıl Değerlendirirsiniz?
Salgın özellikle imalat sanayisinde hammadde ve ara mal tedarik zincirinde kopma tedirginliği yaratıyor. Şirketler dışa bağımlı hammadde nedeniyle üretimde sıkıntı yaşamaktan tedirgin olurken diğer taraftan da stok maliyetlerindeki artışla boğuşuyor. Hammadde tedariğinde yaşayacağımız her sorun hem üretimimizi hem de ihracatımızı olumsuz yönde etkiliyor. Özellikle Çin’den yaptığımız doğrudan ithalatın yaklaşık 10 milyar doları hammadde ve makine gibi üretime yönelik ürünlere gidiyor. AB üzerinden de üretim amaçlı ithalatımız oluyor. Bu noktada tedarik zinciri açısından yeni risk unsuruna göre yapılanma gerekiyor. Alternatif tedarikçi için hızlı tedarikçi bulma teknolojilerinin devreye alınması gerekiyor.
Virüsün Hazır Giyim İhracatına Etkilerinden Bahseder misiniz?
Türkiye ihracatının stratejik sektörlerinden biri olan hazır giyimde ihracatının da hızla kan kaybetmesi tekstil camiasını düşündürmekte. Hazır giyim ihracatımızın yaklaşık %70’ini AB ülkelerine ve İngiltere’ye yapıyoruz. İtalya, İspanya, Fransa ve İngiltere’ deki bilançosu ağırlaşan salgın nedeniyle Avrupa piyasaları Mart-Nisan aylarında neredeyse tamamen kapalıydı. Üretimi tamamlanmış milyonlarca dolarlık sipariş depolarında kaldı. Hazır giyim ihracatımız geçen yıla oranla % 50 daralma yaşadı. Benim öngörüm hazır giyimde ihracatın bir iki ay daha düşüşte olacağı sonrasında hızlı siparişlerle, ötelenen taleplerin tekrar başlaması yönünde çünkü virüs sonrası talepler için hem hammadde hem de konfeksiyon altyapısı nedeniyle ilk tercih edilen ülke Türkiye olacaktır. Çin ve Bangladeş gibi ülkelere göre, talebe hızlı bir şekilde cevap verebileceğimizden Avrupalı perakendecilerin ilk tercihi olacağız.
Virüsün Dünya Ekonomisine Etkileri Ne Şekilde Olacak?
Dünya çapında borsalar çok çok ciddi kayıplar yaşadı. Dolar yükseldi. Petrolün fiyatı dramatik bir şekilde düştü. Finansal cephede yaşanan bu gelişmelerin arka planında ise reel ekonomiye dair kaygılarda ciddi bir artış yaşanması yatıyor. Ülke ekonomilerinin yaşanan bu virüs krizinden ne ölçüde etkilenecekleri şu aşamada kestirmek kolay olmamakla beraber nihayetinde ortaya ciddi bir faturanın çıkacağı tartışmasız diyebiliriz. Başta Çin olmak üzere birçok ülkede yürütülen karantina uygulamaları ve özellikle firmaların küresel ekonomik aktivitenin önemli ölçüde yavaşlamasını beraberinde getirdi. Bu atmosfer genel olarak firmaların yatırımları askıya almalarına neden olurken bireylerin de hem dışarıya daha az çıkmalarına hem de daha az harcama yapmalarına sebep oldu. Sonuçta ortaya çıkan resimde petrol ve emtialar olan küresel talebin ciddi oranda azaldığını görüyoruz. Bu durum özellikle Brezilya, Avustralya gibi hammadde ihracatçısı, Suudi Arabistan ve Rusya gibi petrol ihracatçısı ülkeleri olumsuz yönde etkiledi. Küresel hareketlilikte yaşanan ciddi gerileme de turizm gelirlerinin ülke ekonomisine ciddi bir katkı sağladığı İtalya, Fransa ve İspanya gibi ülkeleri de olumsuz yönde etkiledi. Yaşanan virüs krizi küresel lojistik ve tedarik zincirlerini önemli ölçüde hırpalamış durumda. Azalan talebin reel ekonomiye vereceği zararı kontrol altında tutabilmek amacıyla küresel çapta devletler genişletici bir maliye politikası uygulamalı. Halihazırda borçluluk düzeyi yüksek olan devletler için bu zor olmakla birlikte başka bir araç bulunmuyor. Türkiye ise oldukça düşük düzeydeki kamu borcu ile reel ekonomiyi ayakta tutma noktasında önemli bir hareket alanına sahip. Bütçe denkliğinin değil reel ekonominin ayakta kalmasının kritik bir öneme sahip olduğu bir dönemde olduğumuzu unutmamamız gerekiyor.
Virüs Sonrası Toparlanma Süreci Nasıl Olmalıdır Ve Nasıl Tedbirler Alınmalıdır?
Koronavirüs salgınının küresel ekonomi üzerinde yarattığı hasarın giderilmesinin ve toparlanma sürecinin uzun süreceği bekleniyor. Havayolu, turizm ve eğlence sektörlerinin kısıtlanmalarından dolayı ciddi kayıplar yaşandı. Perakende başta olmak üzere bazı sektörlerde de tüketici alışkanlıklarındaki değişim oldukça yüksek. Kısıtlanmalar kaldırılmaya başlansa bile konser ve spor müsabakaları gibi geniş katılımlı etkinliklerin aylarca yapılamayacağı, mağaza ve restoranların açıldıktan sonra sosyal mesafe kurallarının uygulanması nedeniyle daha az müşteri kabul etmesi söz konusu. Tüketicide virüse yakalanma korkusu eski alışkanlarına dönmelerinin zaman alacağını gösteriyor. ABD ekonomisinin bu yıl yüzde 7,1 küçülmesi ve salgın öncesi düzeylerine de en erken 2022 de dönmesi bekleniyor. Yani Dünya genelinde önemli ekonomik daralma olacağı aşikâr. Küresel ekonomi bir süre sonra toparlanma sürecine girecek. Çin gibi gelişmiş ekonomiye sahip bazı ülkeler bu anlamda belirtiler göstermeye başladı. Bu sürecin ne kadar devam edeceğini bilmiyoruz ama “V” tipi bir toparlanma yani ekonomik parametrelerin keskin bir düşüşten sonra eski hale geri dönmesi kısa vadede mümkün değil. Ülke yönetimleri şu anda ekonomilerini ayakta tutabilmek ve talebin canlı kalabilmesi için büyük ölçekli teşvik paketlerini devreye soktu. Merkez bankaları parasal genişlemeye gidiyor. IMF son verilerine göre 8 trilyon doları aştı. Şu anda “ U “ tipi bir toparlanma küresel ekonomi için en gerçekçi ve en olumlu tablo. Bu tabloda gerileme uzun sürüyor ama zamana yayılıyor. Bu zaman zarfında geri döndürülemeyecek şirket iflasları gibi hasarlar oluşsa da bir süre sonra ekonomik kriz öncesi seviyeye ulaşıyor. Ancak yine de altını çizelim ki birçok konuda belirsizlik devam ediyor. Küresel ekonomi için tünelin ışık var ama yol henüz karanlık ve uzun.