Okula yeni başlayan çocuklarda uzun süren ayrılık kaygısı ve buna bağlı ağlama nöbetleri, başka sorunların da habercisi olabiliyor. Ayrılık kaygısının uzun sürmesi bir uzmana başvurmayı gerektiriyor.
Her yıl olduğu gibi bu yılda yüz binlerce çocuk, ilk kez anne babasından saatlerce ayrı kaldı. Birçoğu ne olup bittiğini anlayamadan duygularıyla baş etmeye çalışırken, ağlayıp, annesini arayıp, evine gitmek istedi. Kısacası “ayrılık kaygısı” hatta okul korkusu yaşadı. Uzun süren ayrılık kaygısının anne baba davranışlarından beslendiğini vurgulayan Bayındır İçerenköy Hastanesi’nden Uzman Dr. Erdem Onur Özalmete “Okulun ilk günlerinde çocuğunuzu iyi gözlemleyin. Onu neyin tedirgin ettiğini bulmaya çalışın ve güvende hissettirin. Eğer bu kaygı nedeniyle yaşadığı ağlama nöbetleri birkaç hafta sürerse bir uzmandan yardım alın” dedi.
Çocukların ailenin güvenli ortamından çocuğa bütünüyle yabancı bir ortama geçişlerinin sancılı bir süreç olduğuna işaret eden Özalmete, “ayrılık kaygısı” olarak tanımlanan duygu durumunun da sıklıkla görüldüğünü belirtiyor. Ancak sanıldığının aksine ayrılık kaygısı, kreş ya da okul çağıyla başlamıyor. Çünkü bir bebeğin annesinden ayrı odada uyuyamaması, o işe giderken ağlaması da onun kaygı duyduğunu gösteriyor. Bebeklik çağında bunun temel nedeni, bebeğin anneden ayrılık anlarında yaşayacağı duygulara karşı kendini sakinleştirebilme yeteneğini geliştirememesi oluyor. Bu yetenek yavaş yavaş kazanılıyor. Erdem Onur Özalmete, annelerin doğumdan itibaren bebeğe yaklaşımının bu yeteneğin gelişmesini etkileyen en temel faktör olduğunu belirterek, “Bu nedenle ayrılık kaygısı olan çocuklarda annenin tutumuna odaklanılır” diyor. Peki, bu annelerin ortak özellikleri neler? Uzm. Dr. Erdem Onur Özalmete bu soruya şöyle cevap veriyor:
“Ayrılık kaygısına bağlı sorunlar nedeniyle kliniğe getirilen çocukların annelerinin, çoğu zaman çocuklarından daha kaygılı olduklarını, çocuğu yalnız görüşmeye aldığımızda kapının önünden ayrılamadıklarını ya da çocuk klinisyenle içeride yalnız kalmak istemediğinde annelerin de endişelenip çocuğu bırakamadıklarını sıkça gözlüyoruz. Ayrıntılı öykü alındığında kaygılı çocukların annelerinin de kaygılı bir ailede yetiştiklerini, dolayısıyla kaygının kuşaktan kuşağa aktarılan bir fenomen olduğunu görüyoruz”
ÇOCUĞUNUZLA OYUN OYNAYIN AYRILIK KAYGISI UÇSUN GİTSİN!
Bu nedenle çözüm için annenin kaygısı azaltılmaya çalışılıyor. Ondaki kaygı ortadan kalkınca, çocuklarda da hızlı bir düzelme görülüyor. Uzm. Dr. Erdem Onur Özalmete, ayrıca çocukların yaşının da önemli olduğunu söylüyor. Bu nedenle tedavi için ne kadar erken başvurulursa iyileşme hızı da o denli artıyor.
TEDAVİ SÜRECİNDE İLACA YER YOK!
Ayrılık kaygısı tedavisinde sanılanın aksine hemen ilaca başlanmıyor. Anne ve çocuğun birbirinden sağlıklı, mutlu ve güvenli bir biçimde ayrı kalabilmeleri için aşama aşama planlanan sürecin sonunda, her iki taraf da kaygı ve güvensizlik hissi oluşmadan birbirinden ayrılabiliyor. Uzm. Dr. Erdem Onur Özalmete tedavide ön koşulun çocuk ve annenin her gün sistemli bir şekilde kaliteli vakit geçirmesi olduğunu ifade ederek, “Çocuğun anne ile kaliteli ve sınırlandırılmış ilişki kurarak ‘yeterli yakıt aldığı’ seansların ardından kendi başına vakit geçirmeye başlaması şaşırtıcı biçimde hızlı olur. Kaliteli vakit geçirmekle kastedilen ise aslında çok basit ve herkesin bildiği bir şeydir; oyun oynamak!” diyor.
Çocukla oyun oynamanın ise üç temel kuralı var; oyun iki taraf için de eğlenceli olmalı, telefon, kapı zili, televizyon programı gibi dış faktör tarafından kesintiye uğratılmamalı ve süre olarak sınırlandırılmış olmalı. Bu kurallara uyularak sistemli olarak egzersizler devam ederken, çocuğun ayrılık anları aşamalı olarak planlanıyor. Örnek olarak, yalnız oyun saatleri ilk dönem annenin yanında olabilir. Ancak anne bu anlarda çocuğun oyununa katılmıyor. Sonraki aşamalarda çocuk odasında yalnız oynaması için cesaretlendiriliyor. Eğer ayrı değilse çocuğun yatağının ayrılması bu süre içinde yapılıyor. Kreşe ya da okula başlama yine bu sürecin içinde bir aşama olarak planlanıyor.
Bayındır İçerenköy Hastanesi’nden Uzm. Dr. Erdem Onur Özalmete, sözlerine son verirken “Çocuğunuzla daha ilk günden kurduğunuz ilişki ve sizin kaygı durumunuz onun ileride yaşayacağı günlere ışık tutar. Bu nedenle öncelikle, annelerin kendi kaygı sorununu çözmesi gerekiyor. Çünkü ilk yıllarını sağlıklı ve güvende geçiren çocuklar, ayrılık kaygısını daha az yaşıyor” diyor.