Pierre Cardin metal ürün grubuna ilaveten bisiklet ve çanta grubuyla da piyasaya iddialı bir giriş yaptı .
‘Bence markalar sahip olduğu kalitesiyle ön plana çıkacak’ diyen, Denge İç ve Dış Tic. Paz. Ltd. Şti. Yönetim Kurulu Başkanı Ali Hekimoğlu ile Anne, Bebek ve Çocuk Ürünleri Fuarı ve sektörün durumuyla ilgili görüşlerini belirtti:
Bu yıl 24. sü düzenlenen fuar, firmanız açısından nasıl geçti?
Fuarımız tekstille ilgili ürünlerimiz açısından iyi geçti ama çocuk gereçleri olarak bu ay fuar için uygun bir dönem olmadığından beklentilerimizin biraz altında geçtiğini belirtebilirim. Çocuk gereçleri bakımından fuarın tarihi Şubat sonu veya Mart başında yapılsa çok daha iyi olur. Bu nedenle fuar tarihi gelişmekte olan bu sektörümüze beklenen faydayı sağlamaktan uzak gibi görünüyor. Fuar tarihinin değiştirilmesi için elimizden geleni yapacağız. Fuar düzenleme tarihinin en ideal zamana alınması konusunda yetkililerden yardım bekliyoruz.
Pierre Cardin olarak bu sene normal piyasa ürünlerinin standartlarının üstünde bir ürün gamını müşterilerimizin beğenisine sunduk. 2013 sonu itibariyle geri alacağımız, KANZ markamızla ilgili bisiklet ve çanta ürünleri sahasına girdik. Bu sene konsept dışına çıkarak, İki tekerlekli bisiklet piyasasına da giriş yaptık. Ürün kalitesi açısından üst grup kalite de ürünler sunduk. Piyasaya sunduğumuz ürünlerin sahip olduğu kalite ve bol çeşit, bizi A klas müşteriye ulaştırıyor.
Fuarın en gözde ürünleri
Fuarda ciddi bir beğeni kazanan bisikletimiz özel boya, yazıları vernik altı uygulanarak anti kanserojen malzemeden üretilmiştir. Pierre Cardin olarak renk ve kalitesiyle fuarın en gözde ürünlerini beğeniye sunmanın hazzını yaşıyoruz. Biz özellikle bisikletten çok umutluyuz. Bu kalitede ürünü hiçbir firma yapamaz, yapsa bile bu fiyata satamaz diye düşünüyorum. Diğer yandan, köklü bir marka olduğumuz için belli standartlara dikkat etmemiz gerekiyor. Kaliteli teknik atölyemizde ürünlerimizin montajını yapıyoruz. Türkiye’de belli bir marka dışında bisiklette ciddi bir marka yok. Onlar da daha çok genç bisikleti yapıyorlar. Alt segment dediğimiz çocuk kısmına eğilmiyorlar ve bundan dolayı bu alanda bir boşluk vardı. Biz o boşluğu kaliteli ürünlerimizle doldurduğumuzu düşünüyoruz. Merdiven altı üretim, ucuz, kalite standartı olmayan ürün çok ama bizim ürünlerimiz kalitesiyle onlardan çok farklı.
Sektör günden güne iyiye gidiyor ve gelişerek büyüyor. Yerli imalatta yatırımlar başladı. Türkiye’de alım gücü ve kültür seviyesi artıkça çocuk gereçlerine olan talep büyüdü. Bizlerin çocukluk ve gençlik dönemlerimizde sokaklarda çocuk arabası görmek nadirdi. Bisiklet vardı ama taşıma koltuğu, oto koltuğu gibi ürünler yeni yeni bilinmeye ve Anadolu’da yayılmaya başladı. İnsanların gelir seviyesi ve kapalı AVM’ler arttıkça da, bu tür ürünler yaz kış da kullanılır hale geldi. Sektör büyüyor ama ben bu sektörün yürüdüğüne değil emeklediğine inanıyorum. Çok daha büyüyecek. Bundan dolayı biz marka olarak belli yerleri tutmak istiyoruz. Bunun için Pierre Cardin’le anlaşmamızı 2023 yılı sonuna kadar uzattık. Pierre Cardin zaten kendi markamız. Kendi markamıza yatırım yapıyoruz. Bence bundan sonraki tüm süreçlerde markalar sahip olduğu kalitesiyle ön plana çıkacak.
Türkiye her yönüyle dünyada bir marka olma yolunda
Ben üretimin Türkiye’de iyi bir yatırımla, doğru bir şekilde yapılması gerektiğini düşünüyorum. Bu üretim mutlaka ileriye yönelik, alt yapısı sağlam bir şekilde yapılmalı. Sahip olduğumuz standartlar sayesinde ithalattaki korumalar bizim gibi markalar için aşılması zor bir durum değil. Türkiye’de imalatçılığın yan sanayisi ve kalitesi artmaya başladı. Türk halkının alım gücü, tüketici hakları ve bilinci yükseldikçe, insanlar kaliteli ürün almak istiyorlar. Türkiye’de standartlar yükseldiği için biz imalata girmeliyiz diye düşünüyoruz. Artı istihdam konusunda devletin de teşvikleri var. Türkiye’nin konumu itibariyle Afrika pazarı da açılıyor. İhracata çok açık bir ülkeyiz. Bu konuda rakibimiz olan Çin de maliyetlerin yükselmesi ve kalitesiz ürün satamaması nedeniyle günden güne kan kaybediyor. Ülkemizin 5 sene içinde bu sektörde çok iyi bir oyuncu olacağına inanıyorum. Arz talep meselesine göre piyasalarda C plus ve C, D nin standartlarındaki ürünler her zaman bulunacaktır. Çin biter Bangladeş başlar, yarın Afrika çıkar ama Türkiye, Avrupa ayarında bir ülke haline geldi. Eskiden bir Schuma bisikleti üretemezdik ama artık onların yaptığı malların en güzelini biz üretebiliyoruz. Bence Türkiye yakın zamanda modanın tekstilde, diğer şeylerin bir dönemin İtalya’sı olacak. Türk insanı çok zevkli ve model noktasında çok becerikli. Düzelen imajımızla, kalitemiz de çok iyi noktaya geldi ve bundan dolayı ben, Çin’in ya da başka bir ülkenin bize rakip olacağını düşünmüyorum. Bu günkü konjonktürde, devlet ve hükümet olarak, Başbakanımız ve bakanlarımız dünyanın her yerini geziyorlar. THY bir dünya markası oldu, dünyanın her yerinde bayrağımızı kaldırıyor. Bunlar Türkiye ve ‘Made in Turkey’ imajını yükselten değerler. Biz İspanya’yı Real Madrid ve Barcelona takımlarından dolayı çocukluğumuzdan beri biliriz. O zaman İspanya’nın bir sanayisi yoktu ama biz bir İspanyol yapımı ürün gördüğümüz zaman o takımlardan dolayı, o ürünle ilgili içimizde bir kalite imajı oluşurdu. Türkiye ‘de bu döneme geçti diye düşünüyorum. Türk malları tüm dünyada kabul görmeye başladı. Türkiye yönetimiyle, sporuyla, ekonomisiyle, THY ile bir dünya markası. Türk Hava Yolları en çok uçuş hattı olan, uçuş kalitesi yüksek olan dünyanın her yerine giden bir havayolu şirketimiz. Önceden Uzakdoğu’ya Türkiye’den gidemiyorduk. Yunanistan’dan veya başka bir ülkeden aktarma yaparak gidebiliyorduk. Şimdi Afrika’nın en ücra köşelerine kadar tek uçuşla gidebiliyoruz. Dünyaya demeç veren, dünya gündemine oturan bir cumhurbaşkanımız, başbakanımız, bakanlarımız var. Bunlar bir marka değeri oluşturuyor.
2012 yılı başlarında ortada hiçbir şey yokken, zor olabilir, sıkıntılı geçebilir gibi söylentiler ekonomimizi % 25 olumsuz etkiledi. İhracatımızın % 60’ının sancılı bir dönemden geçen Avrupa’ya olmasına rağmen çok büyük sıkıntı çekmeden 2012 yılını atlattık. Ama ben 2013 yılının hiçbir şey olmasa bile pozitif bakış açısından en azından % 20 ivme kazanacağını ve iyi geçeceğini düşünüyorum. Türkiye iyi yolda ve 2013 yılına güvendiğimiz için hedeflerimizi büyük tutuyoruz. Çok ciddi bir sektör olan bisiklet sektörüne girdik. Türkiye’nin artık bir marka değeri oluşmaya başladı, bu fuara bile komşu ülkelerden ve diğer ülkelerden ürün almaya gelen firmalar var. Dolayısıyla 2013 ve sonrasından umutluyum.
Fuarda beklentilerimizi lokomotif sektörümüz olan tekstil yönünden tam karşıladık. Yurt dışından gelen ziyaretçi firma sayısında ciddi bir artış oldu. Ama bu fuar 1 ay veya 1,5 ay sonra yapılmış olsaydı, sezon uyumsuzluğu yaşanmayacağı için bizim beklentilerimizi çok daha fazla karşılayabilirdi.
Aynı işi yapan firmalarla aynı masaya oturup konuşamıyoruz
Bu sektörün bir derneğe ihtiyacı var. Sektörde bulunan firmalar birbirinden kopuk. Aynı işi yapan firmalarla aynı masaya oturup konuşamıyoruz. Aslında yeni büyüyen bir sektör olduğu için sorunlarımız var. Kişilerin istek ve dilekleri olumlu veya olumsuz da olsa bir muhatap kabul edilmiyor. Halbuki sivil toplum kuruluşları resmi ve gayri resmi bütün makamlarda muhatap kabul edilirler. Mesela Çocuk Gereçleri İmalatçılar ve İthalatçılar adında bir dernek kurulabilir. Sonuçta aynı pazara giriyoruz. Ben bir ithalatçı olarak, imalatçının doğru olduğu yönünü savunmazsam; haksızlık yapmış olurum. İmalatçı da kendi sınırlarının bilip ithalatçının doğru olduğu yönleri savunması lazım. Sektördeki hiç kimse bu konuda ‘bana ne’ deme lüksüne sahip değil. Kişiler birbirini sevebilir veya sevmeyebilir ama ortak menfaatlerin gerektirdiği şekilde davranmak, herkese bir şeyler kazandıracaktır. Dernek oluşumunda, iyi bir başkan ve düzgün bir yapıyla resmi makamlardan, imalatçılar ve ithalatçılar lehine doğru kararların çıkarılması sağlanabilir. Ayrıca bizim yaptığımız işin çok hassas bir yönü var: Bebenin kullandığı ürünleri yapıyoruz. Yani yarın geleceğimizi emanet edeceğimiz bebeklerimizin, çocuklarımızın kullandığı ürünlerin sağlığı, kalitesi ve niteliği çok önemli. Eğer bir üretici sağlığa zararlı bir ürün yapıp piyasada satışını gerçekleştiriyorsa ve kurumsal bir yapı vasıtasıyla bunun önü kesilemiyorsa; bu tehlike arz eden durumdur. Dernek için hiçbir şahsi egomuz yoktur; kim olursa olsun biz onu desteklemeye hazırız.