Recycle Sayesinde 667 Ton Su Kurtardılar

Hemen her sektördeki üretim süreçlerinde kullanılan su miktarı inanılmaz boyutlarda. Hazır giyim ve ayakkabı da bunların başında geliyor. Ancak bazı markalar salt üretmeye değil, üretirken insanlık için elzem olan kaynakların korunmasına da özen gösteriyor. Hopfrög Kids de bu markalardan biri. Recycle yaklaşımıyla ortaya koydukları yenilikçi ürünlerle 700 tona yakın su tasarrufu sağladılar. İşe bakış açıları diğer hususlarda da çok farklı. Detayları E-Ticaret ve Pazarlama Yöneticisi Onur Açık ile konuştuk…

Üretimde kullandığınız malzemelerin seçimi, süreç yönetimindeki farkındalığınız alışılmışın dışında. Bunu dinleyebilir miyiz sizden? 

Ayakkabı üretim prosesleri malzemesine göre farklılık gösterse de kullanılan su miktarı insanı hayrete düşürecek seviyelerde gerçekleşiyor. Böyle bir israfın önüne geçebilmek adına ne yapabiliriz diye düşünürken recycle ve upcycle yaklaşımına yönelmek istedik ve planlamalarımızı bu eksende yaptık. Bu sayede recycled canvas serimizde 667 ton su kurtarıldı. Upcycle tarafında da yelken bezlerini gündemimize aldık. Belli periyotlarda değiştirilmesi gereken yelken bezini üretim sürecimize dâhil ederek söz konusu aşırı su tüketiminin önüne geçebileceğimizi öngördük. Tedarik sürecini planladıktan sonra gelen malzemelerle üretime başladık. Yelkenlerin sahip olduğu güç, aşınmalara ve bükülmelere karşı dayanıklılığı, UV ışınlarına karşı dirençli olması bizim bu kumaşı tercih etmemizdeki en önemli hususlardır. Ayrıca bu polyester lifler emme özelliği az olduğundan yelken ıslandığında kumaşın kurumasını kolaylaştırıyor. Bu özellikler ürettiğimiz ayakkabılarda da geçerli haliyle. Diğer bileşenlerin tedariğinde de benzer yaklaşımlar sergiliyoruz.

 

Pazarlama-satış dinamikleriniz ve Start-up olmanın getirdiği avantajlar nelerdir? 

Ayakkabı sektöründe yenilik genelde tasarımsal olarak ele alınıyor. Bizim odağımızda ise fonksiyonellik var. Sektörde çeyrek asrı aşkın deneyimimiz olsa da Hopfrög Kids bir start-up girişimi. Aslında hayallerimizin peşinden gidiyoruz diyebilirim. Başlangıç noktası ise bizzat kendi çocuklarımızla birlikte yaşadığımız sorunlardı. Çocuklar için ayakkabı kullanımı özellikle 2-6 yaş arasında biraz sorunlu olabiliyor. Motor becerileri henüz gelişmeye başladığı için ayakkabıyı giyme-çıkarmada güçlük yaşayabiliyorlar. Bunları gidermek, kullanımı kolay, ergonomik ve ayak sağlığını önceleyen modeller ortaya koyma güdüsüyle yola çıktık. Yeni bir şey denemek istedik. Haliyle sektörün ve tüketicinin alışık olmadığı bir ürünü pazarlamanın kolay olmayacağını biliyorduk.

Ürünü çok iyi anlatmamız gerekiyordu çevremize. Web sitemiz ve sosyal mecralar vesilesiyle bu anlatıyı aktarmaya çalışıyoruz. Ayrıca yurt içinde ve dışında katıldığımız sektör fuarları var. Doğru profillerle birebir temas etme şansı verdiği için fuarların da markaya katkısı hayli oluyor diyebilirim. Satışlarımızı daha çok internet üzerinden yapıyoruz. Kendi operasyonumuz haricinde internette mağazası olan bir satıcı ağımız var. Çocuk ayakkabısı satan ve yenilik arayışında olan firmalar bizi kendileri buluyor. Onlarla da çalışıyoruz. Bazı modellerimiz geliştirme aşamasında. Ar-ge yaşam boyu devam edecek lakin ilk portföyü netleştirdikten sonra seri üretim aşamasına geçmek bizim için çıtanın yükselmesi anlamına geliyor. O zamanki heyecanımıza da ortak olmanızı çok isteriz.

 

Bu üretim yaklaşımının pazarlama ve satışa olan etkileri nelerdir?

Ar-ge odaklı çalıştığımızı söylemiştim. Sektör genelde belli aralıklarla kendini tekrar eder vaziyette. Bu durum bir zaman sonra sektör oyuncularında bir atalete sebep oluyor. Ancak fonksiyonel ve yenilikçi üretim yaklaşımlarıyla bu durumu aşabilirsiniz. Seri üretimin söz konusu olduğu yerlerde işleyen düzeni değiştirmek çok zordur. Az önce start-up olmanın avantajlarını sormuştunuz, havada kalmıştı diğer konuları anlatırken ama şimdi sırası gelmişken söyleyeyim; değişimi gerçekleştirmenin yolu buradan yani start-up modelinden geçiyor. Zira bu model içerisinde öğrenmek ve geliştirmek için daha fazla fırsatınız oluyor. Belki aldığınız sorumluluklar çok fazla ama sahip olduğunuz hareket kabiliyeti ve esneklik ile bunları avantaja çevirebiliyorsunuz.

Gösterilen bu özveri neticesinde oluşan know-how doğal olarak bir aura meydana getiriyor. Hülasa biz sorunları tespit edip onlara çözüm bulan, bulduğu çözümleri de somutlaştırıp insanların istifadesine sunan bir anlayışla çalışıyoruz. Takdir de kendiliğinden geliyor.

Fuar, B2B ve sair etkinliklerle ilgili yaklaşımlarınız nasıl? 

Sektöre nüfuz edebileceğimiz organizasyonlara elimizden geldiğince iştirak etmeye gayret gösteriyoruz. Ortaya koyduğumuz yeni üretim mantalitesi doğrultusunda model çeşitliliğini kademeli olarak artıracağız. Daha önce de dediğim gibi biz ilk olarak işimize odaklanmak ve ürün geliştirme sürecinin öncelikli birkaç fazını sorunsuz halletmek istiyoruz. Sonrasında pazarlama ve satışa yönelik sürprizlerle karşınıza çıkacağız.

 

Satış kanallarınız genellikle nereler? 

İnternetteki mecralar bizim için çok kıymetli. Orada spesifik konulara eğilen kitlenin daha bilinçli olduğunu düşünüyorum. Bu yüzden altyapıyı öncelikle internet ortamında kurmak istedik. Kendi e-ticaret ağımızla satış operasyonumuzu direkt tüketiciye yönelik yürütürken yine bu mecrada satış yapan diğer girişimcilere de portföyümüzü açıyoruz. İlk hedefimiz ürünü doğru bir şekilde anlatmak ve konumlandırmak. Dönemsel kampanyalar da yapıyoruz bu süreçte ama ilerleyen zamanlarda kendi planlamamızla daha özel ve şaşırıcı içeriklere sahip kampanyalar da hazırlayacağız.

 

Genel olarak E-ticaret potansiyeli ve stratejileri hakkında ne düşünüyorsunuz?  

Artık herkes internette. Dünyanın en büyük markalarından tutun da mahalledeki bakkala kadar… Bu durum beraberinde bir karmaşa ve kirlilik de getirmiyor değil. İşte tam burada devreye strateji, içerik ve algoritma giriyor. Hedef kitleyi doğru belirleyip içeriklerinizi de daha önceden çalıştığınız stratejiler doğrultusunda hazırlarsanız ve de algoritmanın spontan sapmalarına azami seviyede adapte olabilirseniz internetteki ticaret size ummadığınız yerlere götürebilir.

 

Çocuk ayakkabı sektörünün şu anki durumu, potansiyeli, geleceği ve sizin ürün geliştirme mantalitenizin sektörde yaratacağı etki hakkında ne söylersiniz? 

Start-up modeli sayesinde sahip olduğumuz hareket kabiliyeti yepyeni ve teknolojik/internet tabanlı modellerin oluşmasına zemin hazırlıyor. Sektör satış kaygısıyla hareket ediyor. Bu da teamüllerin oluşmasına zemin hazırlıyor. Bir süre sonra da kısır döngüye giriyorsunuz. En azından yenilikçilik manasında. Biz bu döngünün dışında bir şeyler yaparak diğer oyuncuların da farklı perspektiflere yönelmesini ve sektörün toplam kalitesinin artmasını istiyoruz.

Lakin gerçek şu ki Türk ayakkabı sektörü dünyanın en iyilerinden. Üretim pratiklerimiz üst seviyede, çok değerli ustalarımız var. Yine de bizim için ezberleri bozmak kaçınılmaz olmalı.

 

Üretim-pazarlama-satış ağındaki sürdürülebilir yaklaşımla ele aldığınız sosyal sorumluluk anlayışınızın iç kırılımını öğrenebilir miyiz? 

Sadece satış kaygısıyla hareket etmiyoruz. Bu demek değil ki satış bizim için önemli değil. Elbette çok önemli. Salt bu motivasyonla hareket etmiyoruz demek istiyorum. İnsanlığa faydalı olabilecek ne varsa üretim-pazarlama-satış-hizmet süreçlerimize bunları entegre etmeye çalışıyoruz. Çocukların, ailelerin, satıcıların, dağıtıcıların, tedarikçilerimizin, çalışanlarımızın, onların ailelerinin, habercilerin, sözün özü dokunduğumuz herkesin memnuniyeti bizim asıl motivasyonumuzdur. Sosyal sorumluluk bilinci böyle oluşuyor bizde.

Almanya ve CBME fuarlarında tüketicilerin ve satıcıların sizin markanıza olan ilgisi? Genel manada geri dönüşler nasıl?

Almanya’da düzenlenen Kind & Jugend Fuarı ve İstanbul’daki CBME Fuarı bizim için çok verimli geçti. Ziyaretçilerin ve hatta katılımcıların ilgisinden oldukça memnun kaldık. Farklı bir ürün görmekten insanlar her zaman keyif alır. Bu yüzden ürünlerimiz üzerinde çokça durdular; sorular sordular, incelediler; hem kendi çocukları için hem de müşterilerine sunmak için… Avrupa’dan ciddi bir talep var. Hatta Almanya fuarında ‘KidzQuaRd’ modelimizle ‘Maternity and Kids Fashion’ kategorisinde ‘Innovation Award 2024’ ödülünü aldık. Kendiliğinden gelişen bir süreçti. Bunu, yolumuzun doğruluğunu kanıtlayan küçük bir unsur olarak bir kenara not ettik. CBME fuarı da yoğunluk anlamında çok iyiydi. Biz ürün konseptimizdeki farklılığı tüm sunumlarımıza yansıtmaya çalışıyoruz. Stant tasarımlarımız da haliyle standardın biraz ötesinde. CBME, uluslararası ve kapsamlı bir anne-bebek-çocuk ürünleri fuarı. Türk ve yabancı ziyaretçilerin yoğun bir katılımı söz konusuydu. Çok önemli ilk temaslarımız oldu. Sonrasında ilgili arkadaşlarımız bu temasları şekillendirmek için detaylı görüşmeler organize edecek. Markamıza ciddi katkısı olacağını düşünüyorum.

Genel olarak sektörün satış kaygıları bazı noktalarda belirleyici olabiliyor. Ancak Avrupa için geri ve ileri dönüşüm çok kıymetli bir mevzu. Bu yaklaşımın daha yaygınlaşması ve bir kültür haline gelmesi için çalışıyoruz. Açık konuşmak gerekirse burada siz basın mensuplarına da çok iş düşüyor. Çünkü bu hassasiyeti en iyi ve etkili sizlerle kamuoyuna aktarabiliriz.

Leave a Reply