“İyi bir anne olmak iş hayatından kopmayı gerektirmiyor. Başarılı ve yoğun bir iş kadını olmak da iyi bir anne olmanın önüne geçemiyor.”
İş hayatında başarılı bir iş kadını olmanın, üzerinizde oluşturduğu pozitif etkilerden kısaca bahseder misiniz?
Bir şeyler üretiyor olmak, yapabiliyor olmak, başarabiliyor olmak, işinizi yapma sürecinde kendinizi gerçekleştiriyor olmak kendinize olan inancınızı pekiştiriyor. Güçlü ve kendinden emin bir karakter aynı zamanda başarılı bir iş kadını oluyorsunuz. Bakış açınız net, daha kararlı ve ne istediğini bilen bir yaklaşıma sahip oluyorsunuz.
İş yaşantısında başarıyı yakalamak için kimi zaman cesur adımlar atmak gerek. Siz bu yola nasıl çıktınız? Sizin hikayeniz nedir?
Cesur adımlar atmak önemli ama öncesinde ruhunuzun ait olduğu, sevdiğiniz ve karar kıldığınız sektöre, iş koluna ait bir fizibilite çalışması da yapmak gerekiyor.
Tekstilin farklı bir alanındaydım. Eğitimim ekonomi, masterım insan kaynakları üzerine. İş hayatında da Türkiye’nin önde gelen markalarında insan kaynakları yöneticisi olarak bulundum. 30 yaşında bir kırılma yaşadım, bakış açımda bir değişme oldu. Bir çalışan olarak değil bir işveren olarak devam etmeyi denemek istedim. Bir daha bu cesareti kendimde bulup bulamayacağımdan emin olmadığım için doğru zamanın bu olduğuna karar verdim. Kendi özel yaşantımda bir şeyleri kendimin kontrol ediyor olması ve yeni bir marka ortaya çıkarmaktı hayalim. Markanın süreç içinde dünyaya yayılıyor olması, o ürünleri herkesin giyebiliyor olması aslında tamamen bütün heyecan ve hikayemi bu markaya aktardım.
Hem başarılı bir iş kadını olmak hem de iyi bir anne olmak… Bu dengeyi nasıl sağlıyorsunuz?
Bundan 10 yıl öncesinde çok mükemmeliyetçi bir yaşam tarzım vardı. Her şeyin en iyisi olmalı ve hata olmamalıydı. Aslında bu özelliğimi biraz törpülemek istedim ve hala da üzerinde çalışıyorum. Aşırı mükemmeliyetçilik aslında bazı riskler de taşıyor. İyi bir anne olmak iş hayatından kopmayı gerektirmiyor. Başarılı ve yoğun bir iş kadını olmak da iyi bir anne olmanın önüne geçemiyor. Küçük esneklikler ve molalarla bu denge sağlanabiliyor. Şuan çocuklarımın biri okullu, diğeri de tamamen anneye ihtiyacı olan bir dönemde. Dolayısıyla işi biraz daha dışarıdan, yarı zamanlı olarak yürütme noktasındayım. Tabii ki bu süreçte de etrafımızdaki destekçilerimizin yanımızda oluşunu takdir etmek gerekiyor diye düşünüyorum.
Sizce iş yaşantısında hala kadın ve erkek ayrımı yapılıyor mu? Bu konu hakkındaki değerlendirmelerinizi kısaca öğrenebilir miyim?
Aslında iş hayatında kadın olmak o kadar da kolay değil. Türkiye’de kadına bakış açısı son yıllarda çok değişmiş olsa da şuan dünya standartlarında bir kadının yeri ile Türkiye’deki kadının gerçek anlamda aktif, başarılı, yapabilir olması konusunda erkekler kadınları biraz daha manipüle etme eylemlerindeler.
Sizin tavrınız, duruşunuz, tarzınız, zekanız bu ayrımı kapatabilecek güç ve iradeye sahipse, bu ayrımı yaptırtmıyorsunuz. Ama daha naif, kırılgan veya zayıf durduğunuz aslında kadına yakışır asalette durduğunuz her noktada sizi geri plana itebiliyorlar. Aslında kadını kadın gibi görmeyip, sizin içinizdeki farklı karakteristik noktaları yansıtmanıza sebep oluyorlar. Evet, bu denizde bu gemi bu şekilde yürüyor. Biz de olması gereken neyse, ona göre davranıyoruz. Ama genele göre yorumlarsak, hala bu ayrım konusunda idealine ulaşmış değiliz.
İş yaşantısına hazırlanan veya kendi işini kurmak konusunda hevesli olan gençlere tavsiyeleriniz neler?
Yeni kuşakların eğilimlerinin, yetiştirilme şekillerinin, davranışsal tutumlarının doğru bir şekilde değerlendirilmesi gerekiyor. Ama bu noktada sadece çalışanlara değil işverenlere de bazı görevler düşüyor. Çalışma ortamı ve sistemin bu yeni kuşağın özelliklerine göre gözden geçirilip düzenlenmesi gerekiyor. Bürokratik ve otoriter yapının biraz daha kırılması gerekiyor.
Gençlere tavsiyem ise, kendi yeteneklerinin mutlaka farkına varsınlar. Bu yetenekleri arasından en iyi oldukları alana yönelsinler. İyi oldukları konuda daha iyi olmak için çalışırlarsa başarı olma şansları yükselecektir. Cesur olsunlar, çok çalışsınlar, çalışmaktan yorulmasınlar. Bilmedikleri bir alana karşı meraklı olsunlar. İş başında yaşayarak öğrensinler. Her türlü yeni bilgiyi öğrenmeye açık olsunlar.